28 Aralık 2009 Pazartesi

Sakatlık Acizlikmi

Sabah uyanıyorsunuz, elinizi yüzünüzü yıkayıp, keyifli bir sabah kahvaltısına çocuklarınız ve eşinizle oturuyorsunuz. Sonra işiniz, koşturmacalarınız, eğlenceleriniz. Bir bardak sıcak çayı keyifle içebilmenin, arabanıza atlayıp işinize yol alabilmenin, koşturabilmenin, okuyabilmenin, yazabilmenin, o en sevileni görebilmenin, duyabilmenin, sarılabilmenin kimileri için ne kadar zor hatta bazı zamanlar olanaksız olduğunu bir düşünün.

Size sıradan gelen bir çok şeyi ülkemizdeki milyonlarca kişi, ne kadar istese de “başaramıyor”. Milyonlarca aile, çocuklarının, kardeşlerinin, annelerinin, babalarının herkes için sıradan olanı yapabilmek için harcadıkları çabayı izliyor ve onlara yardımcı olabilmek adına bütün güçlerini seferber ediyor. Ama yetmiyor . Biliyor muyuz ülkemizde yaşamaya çalışan engellilerin ne kadarı kentte ya da köyde, ne kadarı okuyabiliyor, ne kadarı yazabiliyor, ne kadarı tümüyle bizlere yani şimdilik engelli olmayanlara bağlı olarak yaşamını sürdürebiliyor?

Ancak bildiğimiz önemli bir şey var. “Engellisine insanca bir yaşamı kuramayan bir topluluğun diğer başardıklarının hiç bir kıymeti yoktur.” Kim bilir ne kadar çok engelli, evlerde bir odada saklanıyor yada saklanmak zorunda kalıyor ve biz onları onlarda bizleri hiç göremiyor. Gerekli bilgi akışı ve iletişim sağlanamadığından birçok aile engelli çocuğu için var olan olanaklardan habersiz. Kendi çocukları için hazırladıkları ve sadece kendi çocuklarının sığdığı küçücük dünyada yaşamaya mecbur bıraktıkları evlatlarının aslında kendilerini topluma kanıtlama imkanını elinden alındığının farkında bile değiller.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder